top of page

Birleşik Krallık Fintech’lerinin ABD Açılımı

Updated: Apr 29

Financial Times’ta yayımlanan bir habere göre, Birleşik Krallık merkezli dijital bankalar, küresel çapta büyüme hedefleri doğrultusunda ABD pazarına açılmaya hazırlanıyor. Revolut ve Monzo gibi önde gelen fintech şirketleri, kullanıcı dostu mobil uygulamaları ve düşük işlem ücretleri sayesinde Avrupa’da geniş bir müşteri kitlesine ulaşmayı başardı. Bu başarı, ABD pazarına açılma konusunda şirketlere cesaret verse de, bu yeni pazara giriş süreci önemli zorlukları beraberinde getiriyor. ABD, sunduğu büyük fırsatlara rağmen oldukça zorlu bir rekabet ortamına ve karmaşık düzenleyici yapıya sahip. Bu durum, dijital bankalar için ciddi engeller oluşturuyor ve pazarda kalıcı olabilmek adına stratejik yaklaşımlar gerektiriyor.


Birleşik Krallık’ta fintech sektörünün hızlı büyümesinde, 2008 yılında uygulamaya konulan anlık ödeme sistemlerinin büyük payı bulunuyor. Bu sistem sayesinde kullanıcılar, saniyeler içinde para transferi yapabiliyor. ABD'de ise benzer bir sistemin 2017’de yürürlüğe girmesine rağmen benimsenme süreci oldukça yavaş ilerliyor. Bankalar arası ödemelerin günler sürebildiği bir ortamda, Avrupa merkezli dijital bankaların sunduğu hızlı ve entegre çözümler bir avantaj olarak değerlendiriliyor. Ancak bu avantajın, ABD'deki tüketicileri cezbetmek için tek başına yeterli olup olmayacağı belirsizliğini koruyor.


ABD pazarı, finansal hizmetler açısından son derece doygun bir yapı sergiliyor. Financial Times’ın verilerine göre, ülkede 3.000’den fazla finans kurumu, müşterilere geniş bir yelpazede hizmet sunuyor. Büyük bankalar müşteri sadakat programları ve cazip kredi kartı teklifleriyle pazara hâkim olurken, fintech girişimleri ise kullanıcı deneyimini iyileştirmeye odaklanıyor. Avrupa’daki başarılarını ABD’de tekrarlamak isteyen şirketler, yalnızca iyi tasarlanmış mobil uygulamalarla rekabet edemeyeceklerinin farkında. Pazarın mevcut dinamikleri, daha geniş hizmet portföyü ve değer önerileri geliştirmelerini gerektiriyor.


Dijital bankalar için ABD pazarına giriş süreci, düzenleyici engeller nedeniyle büyük ölçüde zorlaşıyor. ABD’de yeni bir banka lisansı almak uzun ve zahmetli bir süreç gerektirirken, fintech şirketlerinin büyük çoğunluğu mevcut bankalarla ortaklık kurarak pazara girmeyi tercih ediyor. Ancak bu model, ek uyum maliyetleri ve operasyonel riskler doğuruyor. Örneğin, Monzo’nun 2021 yılında ABD düzenleyici otoritelerinden bankacılık lisansı almak için yaptığı girişim başarısızlıkla sonuçlandı. Şirket, ikinci denemesinde ise bir partner banka ile çalışarak süreci hızlandırmayı hedefliyor.


Financial Times’a göre, fintech şirketleri için ABD’de cazip olan bir diğer unsur, işlem ücreti sistemleri. Avrupa ve Birleşik Krallık’ta belirli seviyelerde sınırlandırılmış olan kredi kartı işlem ücretleri, ABD’de daha yüksek seviyelerde bulunuyor. Bu da dijital bankalar için işlem başına daha yüksek kârlılık anlamına geliyor. Ek olarak, ABD borsalarındaki fintech halka arzları, Avrupa piyasalarına kıyasla genellikle daha yüksek değerlemelere ulaşıyor. Bu nedenle, büyük ölçekli şirketler ABD’de büyüyerek halka arz süreçlerini kolaylaştırmayı hedefliyor.


Ancak fintech şirketlerinin en büyük sınavı müşteri kazanımı olacak. ABD’de bankacılık hizmetleri son derece parçalı bir yapıya sahip ve tüketiciler ihtiyaçlarını farklı platformlar üzerinden karşılıyor. Geleneksel bankaların yanı sıra Zelle, Venmo, PayPal, Cash App ve Chime gibi dijital platformlar da hızla büyüyor. Dijital bankaların, mevcut seçeneklerden sıyrılarak kullanıcıları kendilerine çekebilmeleri için sundukları hizmetleri farklılaştırmaları gerekiyor.


Bu süreçte, dijital bankaların odaklanabileceği alanlardan biri uluslararası para transferleri olabilir. Revolut ve Wise gibi şirketler, sınır ötesi para transferlerinde hız ve düşük maliyet avantajı sunarak Avrupa’da büyük bir pazar payı elde etti. ABD’de göçmen nüfusunun yüksek olması, bu tür hizmetlere yönelik talebi artırabilir ve yeni pazar fırsatları yaratabilir. Özellikle ABD’den yurtdışına yapılan para transferlerinde bankaların uyguladığı yüksek ücretler göz önüne alındığında, dijital bankaların sunduğu düşük maliyetli çözümler dikkat çekebilir.


Öte yandan, kredi kartı sistemine entegre olmadan ABD’de geniş çaplı bir müşteri kitlesine ulaşmak neredeyse imkânsız görünüyor. Büyük bankaların sadakat programları, kredi kartı teklifleri ve ekstra avantajları, müşterileri bu platformlara bağlı tutuyor. Revolut ve Monzo, kredi kartı tekliflerini genişleterek ve ekstra avantajlar sunarak bu alanda rekabet etmeyi planlıyor. Financial Times, ABD pazarında başarılı olabilmek için fintech şirketlerinin kredi kartı pazarına ciddi yatırımlar yapması gerektiğini vurguluyor.


Birleşik Krallık merkezli dijital bankalar için ABD pazarı büyük fırsatlar barındırsa da bu pazarda başarılı olmak önemli stratejik adımlar gerektiriyor. Geleneksel bankaların hâkim olduğu, fintech girişimlerinin yoğun rekabet ettiği ve düzenleyici süreçlerin karmaşık olduğu bir ortamda, dijital bankaların müşteri odaklı yenilikçi çözümler geliştirmesi hayati önem taşıyor. ABD’nin farklı şehirlerinde ve tüketici segmentlerinde çeşitli stratejiler izlemek, hedef kitleye uygun hizmetler sunmak bu şirketlerin başarılı olup olamayacağını belirleyecek. Girişimlerin ABD’de kalıcı olabilmesi, yalnızca teknolojiye değil, aynı zamanda yerel pazar dinamiklerine uyum sağlama yeteneklerine de bağlı olacak.

Comments


bottom of page