top of page

Birleşik Krallık İkinci Çeyrek Ekonomik Performans

2025 yılının ikinci çeyreğine ilişkin ekonomik büyüme verileri, Birleşik Krallık ekonomisinin küresel belirsizlikler, iç siyasi gelişmeler ve artan mali baskılar karşısında sergilediği görece sağlam duruşu ortaya koymaktadır. Ulusal İstatistik Ofisi (ONS) tarafından yayımlanan resmi verilere göre, reel gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) Nisan–Haziran döneminde %0,3 oranında artış göstermiştir. Bu oran, yılın ilk çeyreğinde kaydedilen %0,7’lik güçlü büyümenin altında kalsa da piyasa beklentilerinin (%0,1) ve merkez bankasının öngörülerinin üzerinde gerçekleşmiştir.


Çeyrek döneme ilişkin tablo, ekonominin dış ticaret gerilimleri, vergi artışları ve talep tarafındaki kırılganlıklara rağmen genişlemeyi sürdürebildiğini göstermektedir. Bununla birlikte, iş gücü piyasasındaki zayıflık, sınırlı tüketici harcamaları ve kamu maliyesinde büyüyen açık gibi yapısal sorunların, yılın ikinci yarısında ekonomik büyüme üzerinde aşağı yönlü baskılar yaratması beklenmektedir.


Genel Görünüm

ONS verilerine göre, yılın ikinci çeyreğinde reel GSYH çeyreklik bazda %0,3 artmıştır. Bu sonuç, yılın ilk çeyreğinde kaydedilen %0,7’lik ivmenin gerilediğine işaret ederken, yine de piyasadaki %0,1 civarındaki yavaşlama beklentilerinin ve merkez bankası öngörülerinin üzerinde gerçekleşmiştir. Yıllık karşılaştırmada reel GSYH %1,2 yükselmiştir. Reel kişi başına GSYH ikinci çeyrekte %0,2 artmış, yıllık bazda ise %0,7’lik bir yükseliş görülmüştür. Nominal GSYH aynı dönemde %0,8 büyümüş; böylece geçen yılın aynı çeyreğine göre artış %5,3’e ulaşmıştır. Bu ayrışma, hacim artışının yanı sıra fiyat düzeyindeki yükselişin de (deflatör etkisi) toplam geliri büyüttüğüne işaret etmektedir.


  • Birleşik Krallık 3 Aylık Büyüme Oranları (%)

Kaynak: Guardian, ONS
Kaynak: Guardian, ONS

Aylık büyük rakamları, ikinci çeyrek dönemindeki dalgalanmayı belirgin biçimde yansıtmaktadır: Nisan ayında ekonomi %0,1 daralmış (ilk tahmindeki %-0,3’ten yukarı yönlü revize edilmiştir), Mayıs’ta yeniden %0,1 küçülmüş, Haziran’da ise %0,4 büyüyerek çeyreğin kapanışını pozitif bölgeye taşımıştır. Çeyrek içindeki bu dalgalanma, bazı faaliyetlerin vergi düzenlemeleri ve dış ticaret koşullarındaki değişiklikler öncesinde önceki aylara çekilmesinin ardından görülen “geri çekilme ve toparlanma” dinamiğiyle uyumludur. Haziran ayındaki artışın üç ana sektörde de (hizmetler, üretim ve inşaat) gözlenmiş olması, toparlanmanın tabana daha yayılmış bir nitelik taşıdığını göstermektedir.


  • Birleşik Krallık Aylık Büyüme Oranları (%)

Kaynak: Guardian, ONS
Kaynak: Guardian, ONS

Çeyreklik bazda pozitif ancak yavaşlayan büyüme ile kişi başına düşen çıktıda yeniden kaydedilen artış birlikte değerlendirildiğinde, ekonomik faaliyetin 2025’in ikinci çeyreğinde kırılgan ama devam eden bir genişleme yolunda seyrettiği anlaşılmaktadır. Nominal büyümenin reel büyümenin oldukça üstünde seyretmesi, fiyat seviyesindeki artışın millî gelir hesaplarına yansımasını teyit ederken; reel göstergelerdeki sınırlı ivmelenme, talep koşullarının ve üretim dinamiklerinin hâlen temkinli bir görünüm sunduğuna işaret etmektedir.


Hizmetler Sektörü

Ekonominin en büyük bileşeni olan hizmetler sektörü, ikinci çeyrekte %0,4 büyüme kaydetmiştir. Bu oran, bir önceki çeyrekteki %0,7’lik artışın altında kalsa da sektör ekonominin genel büyüme ivmesinin korunmasına en güçlü katkıyı sağlayan alan olmuştur. Yıllık bazda hizmetler üretimi %1,2 artmıştır.


Alt kırılımlara bakıldığında, işletmelere dönük hizmetler (business-facing services) %0,4 oranında büyürken, tüketiciye dönük hizmetler (consumer-facing services) %0,3 oranında genişlemiştir. Sektörün en güçlü katkısı, %2,0 büyüme kaydeden bilgi ve iletişim faaliyetlerinden gelmiştir. Bu başlık altında özellikle bilgisayar programlama, danışmanlık ve ilişkili faaliyetlerde %4,1’lik yüksek artış dikkat çekmiştir. Bu durum, dijitalleşmenin ve yazılım tabanlı iş modellerinin Birleşik Krallık ekonomisindeki stratejik rolünü teyit etmektedir.


İkinci en büyük katkı, %1,1 oranında büyüyen insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetlerinden kaynaklanmıştır. Buradaki artış, büyük ölçüde kamuya dayalı sağlık hizmetlerindeki genişlemeden beslenmiştir. Buna karşılık, perakende ve toptan ticaret ile motorlu taşıt onarımı başlığında %0,9’luk daralma yaşanmış, özellikle alt başlıkta motorlu taşıtlar hariç toptan ticarette %2,4’lük düşüş kaydedilmiştir. Bu gerileme, iç talepteki zayıflığı ve vergi artışlarının tüketici davranışları üzerindeki baskısını göstermektedir.


Sanayi

Sanayi sektörü, ikinci çeyrekte %0,3 oranında daralma kaydederek büyümenin aşağı yönlü baskılanmasına neden olmuştur. Bu durum, ilk çeyrekteki %1,3’lük güçlü büyümenin ardından belirgin bir zayıflamaya işaret etmektedir. Özellikle elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme tedariki %6,8 oranında küçülmüş, madencilik ve taşocakçılığı faaliyetleri ise %0,3 azalmıştır.


Buna karşılık, su temini, kanalizasyon ve atık yönetimi faaliyetleri %2,1 oranında büyüyerek sektördeki kayıpları kısmen telafi etmiştir. İmalat sektörü ise %0,3 büyüme kaydederek sınırlı bir toparlanma göstermiştir. İmalatın yıllık bazda %1,0 artmış olması, özellikle yüksek katma değerli alt sektörlerdeki ivmelenmenin etkisini yansıtmaktadır. Alt kırılımlarda ilaç sanayii %7,0, makine ve ekipman imalatı ise %3,0 oranında büyüyerek dikkat çekmiştir. Bu iki alt sektör, ihracat potansiyeli yüksek ve küresel değer zincirlerinde rekabet gücü sağlayan alanlar olarak ön plana çıkmaktadır.


İnşaat

İnşaat sektörü, ikinci çeyrekte %1,2 büyüme ile ekonominin en dinamik alanı olmuştur. Bu oran, bir önceki çeyrekteki %0,3’lük artışın oldukça üzerindedir ve yıllık bazda %2,2’lik genişlemeye işaret etmektedir. Sektörde yeni işlerde %1,1, bakım-onarım faaliyetlerinde ise %1,4’lük artış kaydedilmiştir.


Yeni işlerdeki büyümenin en büyük katkısı %3,2 artışla altyapı projelerinden gelmiştir. Bakım-onarım tarafında ise %3,3 artan özel konut onarımları öne çıkmıştır. Çeyreğin iktisadi faaliyet görünümü değerlendirildiğinde, elverişli hava koşullarının inşaat faaliyetlerini hızlandırdığı, büyük ölçekli altyapı yatırımlarının ise sektöre ivme kazandırdığı görülmektedir.


Politik ve Makroekonomik Değerlendirmeler

2025 yılının ikinci çeyreğine ilişkin büyüme verileri, politika yapıcılar açısından karmaşık bir tablo sunmaktadır. Ekonomi beklentilerin üzerinde bir performans sergileyerek %0,3 büyümüş olsa da bu genişleme kırılgan bir temele dayanmaktadır. Çeyrek içi büyümenin büyük ölçüde kamu harcamaları, stok artışları ve belirli hizmet alt sektörlerindeki ivmelenmeden kaynaklandığı; buna karşılık özel sektör yatırımlarında ve hanehalkı harcamalarında zayıflamanın sürdüğü görülmektedir.


İş dünyası yatırımları ikinci çeyrekte %4 oranında gerilemiş, hanehalkı harcamaları ise sınırlı bir artış göstermekle birlikte ekonomiye ivme kazandıracak düzeyde olmamıştır. Tüketici davranışlarındaki temkinlilik, özellikle vergi artışları ve geleceğe yönelik belirsizliklerin etkisiyle açıklanmaktadır. Nisan ayında yürürlüğe giren işveren ulusal sigorta primlerindeki artış, işletmelerin maliyetlerini yükseltmiş; aynı dönemde asgari ücretteki artış da iş gücü piyasasında istihdamı baskılayan bir unsur haline gelmiştir. Bu koşullar altında birçok firma istihdam planlarını yavaşlatmış, özellikle düşük ücretli ve yarı zamanlı pozisyonlarda yeni işe alımların sınırlı kaldığı gözlenmiştir.


Hanehalkı tarafında da benzer bir temkinli tutum öne çıkmaktadır. Reel gelirlerdeki artışa rağmen tüketicilerin harcama eğiliminde belirgin bir genişleme görülmemiştir. Bu durum, vergi yüklerinin artışı ve gelecekteki mali düzenlemelere ilişkin beklentilerle doğrudan ilişkilidir. Ayrıca küresel ekonomideki zayıf görünüm, özellikle ihracat beklentileri ve yatırımlar üzerinde aşağı yönlü baskı yaratmaktadır.


Makroekonomik açıdan değerlendirildiğinde, ikinci çeyrek verileri hükümet açısından hem fırsatlar hem de zorluklar barındırmaktadır. Maliye Bakanı Rachel Reeves, ekonominin ilk yarıda güçlü bir performans sergilediğini vurgulamakla birlikte, yapısal sorunların çözümü için daha kapsamlı adımlar atılması gerektiğini kabul etmektedir. Kamu maliyesindeki 40 milyar sterlini aşan açık, sonbaharda açıklanacak bütçe öncesinde vergi artışlarının yeniden gündeme gelmesine yol açmıştır. Ancak iş dünyası örgütleri ve sendikalar, yeni vergi yüklerinin yatırımlar üzerinde caydırıcı etki yaratabileceği konusunda uyarılarda bulunmaktadır.


Merkez bankası açısından da dengeli bir tablo söz konusudur. Büyümenin beklentilerin üzerinde gerçekleşmesi, faiz indirimleri konusunda temkinli bir yaklaşımı desteklemektedir. Enflasyonun yıl içinde yeniden yükselişe geçmesi beklenirken, faiz politikası ile maliye politikası arasındaki etkileşim önümüzdeki dönemde ekonomik görünümü belirleyecek temel faktörlerden biri olacaktır.


İkinci çeyrek verileri Birleşik Krallık ekonomisinin kısa vadede dirençli kaldığını, ancak büyümenin temel bileşenlerinde kırılganlıkların devam ettiğini göstermektedir. Yatırımların zayıflaması, hanehalkı harcamalarının sınırlı kalması ve vergi politikalarının belirsizlik yaratması, yılın ikinci yarısında büyüme ivmesini aşağı çekebilecek başlıca riskler olarak öne çıkmaktadır.


Küresel Ekonomik Ortam ve Ticaret Politikaları

İkinci çeyrekte Birleşik Krallık ekonomisinin performansı, yalnızca iç dinamikler ile değil, aynı zamanda uluslararası gelişmelerin etkisiyle de şekillenmiştir. Özellikle ABD’nin uygulamaya koyduğu yeni gümrük tarifeleri, ticaret akışlarını ve üretim kararlarını doğrudan etkilemiştir. Firmaların bir kısmı, yılın ilk çeyreğinde tarifeler yürürlüğe girmeden önce üretimlerini ve ihracatlarını öne çekmiş, bu nedenle ilk çeyrekte yüksek büyüme kaydedilmiş; ikinci çeyrekte ise bu etki tersine dönerek ekonomik aktivitede görece yavaşlamaya yol açmıştır.


Haziran ayı itibarıyla Birleşik Krallık’ın ABD’ye ihracatı son üç yılın en düşük seviyesine gerilemiştir. Bu durum, dış ticarette ABD pazarına bağımlılığın kısa vadede kırılganlık yarattığını göstermektedir. Ayrıca küresel ölçekte talebin zayıf seyretmesi ve dünya ticaretindeki yavaşlama, imalat sektörünün ve yatırımların büyüme potansiyelini sınırlamaktadır.


Küresel belirsizlikler yalnızca dış ticaret kanalıyla değil, sermaye akımları ve yatırım kararları üzerinden de ekonomi üzerinde etkili olmuştur. İkinci çeyrekte özel sektör yatırımlarının %4 oranında daralması, işletmelerin uzun vadeli planlarında ihtiyatlı davrandığını göstermektedir. Küresel ekonomi genelinde artan korumacılık eğilimleri ve dış ticaret politikalarındaki oynaklık, yatırım ortamının daha temkinli hale gelmesine yol açmıştır.


Uluslararası kuruluşların öngörüleri de bu kırılganlığı teyit etmektedir. Yılın ikinci yarısında Birleşik Krallık ekonomisinin daha yavaş bir büyüme patikasına girmesi beklenmektedir. Küresel talepteki zayıflık, ABD’nin ticaret politikalarındaki belirsizlikler ve jeopolitik riskler, ekonominin ihracat ve üretim kapasitesi üzerinde aşağı yönlü riskler oluşturmaktadır. Buna rağmen, güçlü hizmet sektörü, yüksek katma değerli imalat alanları ve altyapı yatırımları, kısa vadede büyümenin tamamen durmasına engel olacak denge unsurları olarak değerlendirilmektedir.

Comments


bottom of page