Premier League ve Türkiye’nin Üç Büyüklerinde Kombine Bilet Ekonomisi: Karşılaştırmalı Bir Analiz
- A.Enes TEKCAN
- Jul 22
- 9 min read
Futbol, yalnızca bir spor dalı olmanın ötesine geçerek 21. yüzyılın en güçlü küresel endüstrilerinden biri haline gelmiştir. Yayın hakları, sponsorluk anlaşmaları ve transfer harcamaları gibi kalemlerle büyüyen bu devasa ekonomik yapı içinde, kulüplerin sürdürülebilir gelir modelleri oluşturma çabaları giderek daha görünür hale gelmektedir. Bu bağlamda, sezonluk kombine bilet satışları hem sabit gelir yaratma kapasitesi hem de taraftar bağlılığını sürdürme açısından stratejik önemdedir. Ancak bu strateji, son yıllarda taraftarlar açısından daha çok bir finansal yük haline gelmiş; özellikle alt ve orta gelir grubundaki futbolseverler için erişilebilirliğin ciddi biçimde zorlaştığı bir düzeye ulaşmıştır.
Pandemi sonrası toparlanma sürecinde enflasyonun küresel düzeyde yeniden yükselişe geçmesi, Birleşik Krallık’ta ve Türkiye’de günlük yaşam maliyetlerini artırmıştır. Kulüpler ise bu ekonomik ortamda yükselen maliyetlerini dengelemek adına bilet fiyatlarını önemli ölçüde artırma yoluna gitmiştir. Özellikle Premier Lig’de bazı kulüplerin kombine fiyatlarını 3.000 Sterlini aşan seviyelere çıkarması, futbolun “halk oyunu” kimliğinin ne ölçüde korunduğunu sorgulatmaktadır. Benzer bir eğilim Türkiye’deki üç büyük kulüp olan Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ta da gözlemlenmektedir. Türk Lirası'nın değer kaybı, yüksek enflasyon ve düşen alım gücü dikkate alındığında, kombine fiyatlarının gelir oranlarına göre ulaştığı seviye, geniş kitlelerin stadyum deneyiminden dışlanma riskini beraberinde getirmektedir.
Bu yazıda, Premier League kulüpleri ile Türkiye’deki üç büyük kulübün kombine bilet fiyat politikaları karşılaştırmalı olarak incelenmekte; fiyatların ülkelerin gelir düzeyi, enflasyon oranı ve asgari ücret gibi temel ekonomik göstergelerle ilişkisi ortaya konmaktadır. Amaç, futbolun endüstrileşme sürecinde kombine bilet politikalarının nasıl bir sosyal filtreye dönüştüğünü ve taraftar erişimini ne ölçüde etkilediğini değerlendirmektir. Bunu yaparken, yalnızca nominal fiyat düzeylerine değil, bu fiyatların satın alma gücü içindeki yerine de odaklanılacaktır.
1. Premier Lig Kombine Fiyatlarındaki Eğilimler
Futbol, uzun yıllardır işçi sınıfı kültürünün en güçlü alanlarından biri olarak kabul edilirken, günümüzde özellikle Avrupa'nın elit liglerinde, artan fiyatlar nedeniyle erişilebilirlik tartışmalarının odağına yerleşmiş durumda. Premier League özelinde bakıldığında, yayın gelirleri ve ticari anlaşmalarla mali olarak güçlenen kulüplerin, bu avantajlarını bilet fiyatlarına yansıtmamayı tercih etmeleri beklenirken; saha içi kaliteye paralel biçimde kombine fiyatlarının da yukarı yönlü hareket ettiği görülüyor.
2025–2026 sezonu için belirlenen kombine fiyatları, bu gerilimin çarpıcı bir yansıması niteliğinde. Ligdeki birçok kulüp, kombine fiyatlarını sabitlemiş olsa da özellikle büyük şehirlerdeki köklü kulüpler ile nispeten daha küçük ölçekli kulüpler arasında büyük fiyat farkları dikkat çekiyor. Bilet fiyatları sadece kulübün sportif başarısına değil; stadyum kapasitesi, şehir ekonomisi, kulübün marka değeri ve taraftar kitlesinin satın alma gücüne bağlı olarak şekilleniyor.
Premier Lig’de bu sezon için belirlenen en pahalı genel kombine 3.084 Sterlin ile Fulham kulübüne ait. Sezonluk kombineler sadece Premier Lig maçlarını kapsarken, Fulham için açıklanan bu fiyat birçok taraftar için lüks tüketim düzeyine ulaşmış durumdadır. Tottenham (2.223 Sterlin), Arsenal (1.726 Sterlin), West Ham (1.720 Sterlin) ve Manchester City (1.600 Sterlin) gibi kulüpler de yüksek fiyatlı biletlerle dikkat çeken takımlar arasında. Özellikle Londra merkezli kulüplerin fiyat skalasında üst sıralarda yer alması, büyük şehir etkisinin ve stadyum modernizasyon projelerinin bu sürece etkisini açıkça gösteriyor.
Ancak tüm kulüpler bu çizgide değil. Ligde kalıcılığı amaçlayan ve toplulukla bağını güçlü tutmak isteyen kulüpler daha erişilebilir fiyatlar sunmayı tercih ediyor. Burnley (525 Sterlin), Sunderland (780 Sterlin), Brentford (815 Sterlin) gibi takımlar, kombine fiyatlandırmasında tabanı oluşturan ekipler olarak dikkat çekiyor.
Aşağıda yer alan tablo, Premier League kulüplerinin 2025–2026 sezonu için belirlediği en yüksek ve en düşük fiyatlı kombine biletleri karşılaştırmalı olarak sunmaktadır:
Kulüp | En Pahalı Kombine (£) | En Ucuz Kombine (£) |
Fulham | £3.084 | £486 |
Tottenham | £2.223 | £856 |
Arsenal | £1.726 | £922 |
West Ham | £1.720 | £345 |
Manchester City | £1.600 | £425 |
Bournemouth | £1.164 | £423 |
Manchester United | £1.121 | £601 |
Chelsea | £1.095 | £700 |
Brighton | £1.035 | £610 |
Aston Villa | £992 | £672 |
Crystal Palace | £980 | £580 |
Newcastle United | £940 | £362 |
Wolves | £939 | £525 |
Nottingham Forest | £915 | £575 |
Liverpool | £904 | £713 |
Everton | £900 | £640 |
Leeds United | £870 | £495 |
Brentford | £815 | £460 |
Sunderland | £780 | £590 |
Burnley | £525 | £352 |
Kaynak: The Athletic
Bu tablo, taraftarların aynı ligde farklı ekonomik koşullarla karşı karşıya kaldığını gösteriyor. Örneğin, Arsenal taraftarının en uygun fiyata ulaşabileceği kombine £922 iken, aynı sezon Burnley taraftarı sadece £352 ödeyerek takımının tüm iç saha maçlarına erişim sağlayabiliyor. Bu fiyat farkı, sadece kulüpler arası gelir dağılımını değil, aynı zamanda futbolun sosyal erişilebilirliğiyle ilgili temel sorunları da gündeme taşıyor.
Premier Lig’de kulüplerin büyük bölümü, artan maliyetleri gerekçe göstererek fiyatlarını artırmayı sürdürüyor. Bununla birlikte, fiyat artışlarıyla birlikte taraftar davranışlarını yönlendiren yeni uygulamalar da hayata geçiriliyor. Manchester City gibi bazı kulüpler, sezonluk kombine sahiplerinin biletlerini yıl içinde belirli sayıda şahsen kullanmalarını zorunlu kılan “minimum kullanım” politikaları ile dikkat çekiyor. Bu uygulama, doluluk oranlarını artırmayı hedeflese de esneklik isteyen taraftarlar açısından sınırlayıcı bir durum yaratabiliyor.
Premier Lig’de kombine fiyatları sadece ekonomik bir tercih değil; aynı zamanda kulübün sosyal vizyonuna, taraftarla kurduğu ilişkiye ve finansal stratejisine dair güçlü sinyaller içeriyor. Fiyat politikaları ile erişilebilirlik arasında kurulan denge, kulüplerin taraftar profiline, kültürel duruşuna ve marka yönetimine doğrudan etki ediyor.
2. Enflasyon ve Kombine Fiyatları
Premier League kulüplerinin sezonluk bilet fiyatlarında yaptığı artışlar, yalnızca kulüplerin iç dinamikleriyle değil; aynı zamanda ülke genelindeki ekonomik koşullarla da doğrudan ilişkilidir. Son veriler, Birleşik Krallık’ta Haziran ayında enflasyon oranının %3,6’ya yükseldiğini ortaya koyuyor. Bu, son 18 ayın en yüksek seviyesi olarak kaydedildi ve piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleşti. Özellikle akaryakıt, ulaşım ve gıda fiyatlarındaki artışın bu yükselişi tetiklediği belirtiliyor.
Kulüplerin fiyat artışlarını gerekçelendirirken sıkça kullandığı bir diğer unsur ise, işletme maliyetlerinde görülen artış. İşverenlerin ulusal sigorta katkı paylarındaki yükselme, kulüplerin artan bordro yüküyle karşı karşıya kalmasına yol açtı. Bu durum, doğrudan kombine bilet fiyatlarına yansıyan temel maliyet kalemlerinden biri olarak öne çıkıyor. Nitekim uzmanlar tarafından yapılan değerlendirmelerde de bu unsur açıkça ifade edilmektedir.
Enflasyonun etkisi sadece doğrudan maliyetlerde değil, taraftarların satın alma gücünde de kendisini hissettiriyor. Ortalama hane halkı geliri aynı oranda artmazken, kombine fiyatlarındaki yukarı yönlü hareketlilik futbolun erişilebilirliğini ciddi biçimde azaltıyor. Bu noktada, futbolun “kitle sporu” olma niteliğiyle “özel tüketim alanı” haline dönüşmesi arasındaki gerilim belirginleşiyor.
Birleşik Krallık TÜFE Oranı

İngiltere Merkez Bankası, enflasyonla mücadele kapsamında faiz oranlarını dört kez düşürmüş olsa da temel mal ve hizmetlerdeki yapışkan fiyat yapısı bu politikaların etkisini sınırlıyor. Özellikle hizmet enflasyonu Haziran’da %4,7 ile tahminlerin üzerinde seyrediyor. Bu bağlamda kulüplerin artan personel giderlerini fiyatlara yansıtması teknik olarak anlaşılabilir görünmekle beraber, toplumsal düzeyde bu durum ciddi tepkilere yol açmaktadır.
Premier Lig kulüplerinin bilet politikaları salt iç stratejik tercihler değil; aynı zamanda ülke ekonomisindeki yapısal baskıların doğrudan bir yansımasıdır. Ancak kulüplerin gelir optimizasyonu amacıyla taraftar üzerindeki ekonomik baskıyı artırması, sosyal sorumluluk boyutunu gölgede bırakmaktadır.
3. Gelir Modelinde Maç Günü Gelirlerinin Payı
Futbol kulüplerinin gelir yapısı son 20 yılda radikal biçimde dönüşüm geçirdi. Yayın gelirleri, sponsorluklar ve uluslararası ticari faaliyetler, kulüplerin finansal bağımsızlıklarını artırırken; maç gelirleri göreli olarak daha sınırlı bir paya sahip olmaya başladı. Ancak bu sınırlı pay, kulüplerin bilet fiyat politikalarını yeniden gözden geçirmesini engellemiyor. Aksine, bu alan hâlâ optimize edilmeye çalışılan bir gelir kalemi olarak önceliğini koruyor.
Maç günü gelirleri, bir futbol kulübünün ev sahibi olduğu maçlarda taraftar katılımına bağlı olarak elde ettiği gelirlerin tamamını ifade eder; bu gelirler sadece bilet satışlarını değil, VIP ve loca kiralamalarını, stadyum içi yiyecek-içecek ve ürün satışlarını, otopark, stadyum turu ve diğer etkinlik gelirlerini de kapsar. The Athletic’in verilerine göre Premier Lig’de maç günü gelirlerinin toplam gelir içindeki payı kulüpten kulübe büyük farklılıklar gösteriyor. Arsenal (%21,4), Manchester United (%20,7) ve Tottenham (%20,0) gibi büyük kulüpler bu kalemden hatırı sayılır gelir elde ederken; Bournemouth (%4,1), Burnley (%6,6) ve Brentford (%6,8) gibi kulüplerde bu oran oldukça düşük kalıyor. Bu farklar, stadyum kapasitesi, bilet fiyat düzeyi ve kulübün genel marka değerine bağlı olarak şekilleniyor.
Premier League Takımlarının Maç Gelirlerinin Toplam Gelirlerindeki Payı

Maç günü gelirlerinin toplam gelire kıyasla görece düşük kalması, kulüplerin bu kalemi artırmak amacıyla farklı stratejiler geliştirmesine neden oluyor. Bunların başında premium koltuklar, konfor odaklı kategoriler, yaş grubu revizyonları ve minimum kullanım politikaları geliyor. Artık kombine bilet yalnızca bir koltuk hakkı değil, aynı zamanda bir “paket” olarak sunuluyor: yastıklı koltuklar, özel salonlara erişim, bar hizmeti veya kulüp puan sistemleri gibi unsurlar bilet fiyatlarına entegre ediliyor.
Ayrıca birçok kulüp, daha önce indirimli bilet kategorisine giren yaş gruplarını yeniden tanımlayarak daha fazla kişiyi “tam ücretli yetişkin” grubuna çekmeye çalışıyor. Örneğin, bazı kulüpler 22 yaş altı indirimini 21 yaşına indirirken; bazıları da öğrenci indirimlerinde kota uygulamasına gidiyor. Bu durum, doğrudan bilet fiyatlamasının dışında, indirimli biletlerin kapsamını daraltarak dolaylı bir gelir artışı sağlıyor.
Bu çerçevede minimum kullanım zorunluluğu da önemli bir araç haline geldi. Brentford ile başlayan bu uygulama, Manchester City gibi kulüplerin daha katı versiyonlarıyla yaygınlaşıyor. Kombine sahiplerinin belirli sayıda maça fiziksel olarak katılması ya da biletini resmi kanallar üzerinden devretmesi zorunlu tutuluyor. Katılım oranı düşük olan taraftarlar için ise yenileme süreçlerinde kısıtlamalar getiriliyor. Bu politika hem doluluk oranlarını artırmak hem de boş kalan koltukları yeniden pazarlayarak geliri maksimize etmek amacıyla kullanılıyor.
Premier League kulüpleri açısından maç günü gelirleri “küçük ama optimize edilebilir” bir alan olarak görülüyor. Kulüplerin fiyat politikaları, taraftar profiline göre şekillenen farklılaştırılmış ürün paketlerine dönüşmüş durumda. Endüstriyel futbolun mantığı içerisinde bu yaklaşım kaçınılmaz görünse de toplumsal erişilebilirlik ve aidiyet duygusu açısından önemli sakıncalar barındırdığı da bir gerçek.
4. Türkiye’de 3 Büyüklerin Kombine Fiyatları: Premier Lig ile Karşılaştırmalı Bir Analiz
Türkiye’de Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş gibi büyük kulüplerin kombine fiyatları, her sezon olduğu gibi bu yıl da kamuoyunun gündeminde yer aldı. Premier Lig ile kıyaslandığında, bu fiyatların nominal olarak daha düşük olduğu düşünülse de bazı kategorilerdeki bedeller İngiltere'deki yüksek fiyatlı genel giriş biletleriyle başa baş düzeye gelmiş, hatta zaman zaman aşmıştır. Ancak karşılaştırmanın sağlıklı yapılabilmesi için VIP koltuklar ve genel tribünler ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
Aşağıdaki tabloda her kulüp için en ucuz kombine, VIP koltuk fiyatı ve VIP dışındaki en pahalı kombine yer almaktadır. Hesaplamalarda 1£ = 54₺ kuru esas alınmıştır:
Kulüp | En Ucuz Kombine | VIP Kombine | VIP Dışı En Pahalı Kombine |
Galatasaray | 24.000₺ / £444 | 180.000₺ / £3.333 | 140.000₺ / £2.593 |
Fenerbahçe | 20.500₺ / £379 | 455.000₺ / £8.426 | 140.000₺ / £2.593 |
Beşiktaş | 19.000₺ / £352 | 115.000₺ / £2.130 | 80.000₺ / £1.481 |
Kaynak: Kulüplerin Resmi Sayfaları
Bu tablo, Türkiye’de VIP kombine fiyatlarının bazı Premier League kulüplerindeki hospitality (ağırlama hizmetli) koltuklarıyla yarışacak seviyelere ulaştığını göstermektedir. Örneğin Fenerbahçe’nin 455.000₺’lik VIP bileti, mevcut kurla £8.426’ya karşılık gelmekte ve bu rakam Premier Lig’de genel satışta yer almayan özel alanlara eşdeğer bir düzeye ulaşmaktadır.
Dikkat çekici bir diğer husus ise VIP dışı üst segment kombine fiyatlarıdır. Galatasaray ve Fenerbahçe’de VIP harici en pahalı biletler 140.000₺ seviyesindedir (yaklaşık £3.182) ve bu tutar, Premier Lig’deki Fulham (£3.084) dışında kalan tüm kulüplerin en yüksek fiyatlı genel giriş kombinelerinden daha pahalıdır. Özellikle Tottenham (£2.223) ve Arsenal (£1.726) gibi yüksek profilli kulüplerin üstünde kalan bu fiyatlar, Türkiye’deki büyük kulüplerin belirli kategorilerde Avrupa’nın önde gelen kulüplerinden daha yüksek bilet bedelleri belirlediğini ortaya koymaktadır.
Daha düşük fiyatlı kombine biletlerde ise Türkiye'deki kulüplerin Premier Lig’e kıyasla hâlâ daha erişilebilir bir fiyat politikası izlediği söylenebilir. Fenerbahçe’nin en ucuz kombinesi 20.500₺ (yaklaşık £379) seviyesindeyken, Beşiktaş’ta bu rakam 19.000₺ (£352), Galatasaray’da ise 24.000₺ (£444) civarındadır. Bu fiyatlar, Premier Lig’de West Ham (£345), Burnley (£352), Newcastle United (£362) ve Bournemouth (£423) gibi kulüplerin sunduğu en ucuz genel giriş biletleriyle benzer ya da bazı örneklerde daha yüksek seviyededir. Dolayısıyla, nominal bazda değerlendirildiğinde Türkiye'deki büyük kulüplerin sunduğu en uygun fiyatlı kombine seçenekleri dahi Premier Lig’in alt sıralarındaki bazı kulüplerle kıyaslanabilir düzeye gelmiş durumdadır. Bu tablo, futbolun alt gelir grubu için erişilebilirliğinin yalnızca üst segmentte değil, daha alt kategorilerde de daraldığını ve stadyum deneyiminin giderek daha fazla ekonomik eşikle sınırlandığını ortaya koymaktadır.
Bu farklılaşma, kulüplerin hem gelir artırma arayışlarını hem de farklı gelir gruplarına hitap eden stratejik fiyatlandırmalarını yansıtmaktadır. Ancak fiyatların tek başına değerlendirilmesi yeterli değildir. Bir sonraki bölümde, bu kombine fiyatlarının ülkelerin gelir düzeyiyle ilişkilendirilerek ne derece erişilebilir olduğu analiz edilecektir.
5. Karşılaştırmalı Gelir ve Erişim: Türkiye ve İngiltere
Futbolda sezonluk kombine bilet fiyatlarını değerlendirirken sadece nominal değerler değil, bu fiyatların ait olduğu ülkenin gelir seviyesi ve enflasyon oranlarıyla ilişkilendirilmesi büyük önem taşır. Aynı fiyat, iki farklı ülkede yaşayan birey için çok farklı ekonomik anlamlar taşıyabilir. Bu nedenle Türkiye ve Birleşik Krallık’ta kombine biletlerin satın alma gücü üzerindeki etkisi, aşağıdaki karşılaştırma tablosuyla netleşmektedir.
Ülke | Aylık Asgari Ücret (Net) | Ortalama Aylık Gelir | Yıllık Ortalama Gelir | Enflasyon (2024) |
Birleşik Krallık | £1.985 | £2.900 | £34.800 | %2,5 |
Türkiye | ₺22.104 | ₺47.346 | ₺568.152 | %44 |
Kaynak: TUIK, ONS
Kur: 1£ = ₺44 (Aralık 2024)
Kombine Biletlerin Gelirle Oranı
Kulüp – Kategori | Bilet Fiyatı | Ortalama Aylık Gelire Oranı |
Galatasaray – VIP | ₺180.000 | %380 |
Galatasaray – VIP dışı pahalı | ₺140.000 | %296 |
Fenerbahçe – VIP | ₺455.000 | %961 |
Fenerbahçe – VIP dışı pahalı | ₺140.000 | %296 |
Beşiktaş – VIP | ₺115.000 | %243 |
Beşiktaş – VIP dışı pahalı | ₺80.000 | %169 |
Fulham – En pahalı kombine | £3.084 | %106 |
Arsenal – En pahalı kombine | £1.726 | %59 |
Tottenham – En pahalı kombine | £2.223 | %76 |
Yukarıdaki oranlar, Türkiye’de VIP dışı bir kombine biletin dahi ortalama gelirin %170 ila %300’üne denk geldiğini, buna karşılık Premier Lig’de en pahalı kombine fiyatlarının ortalama maaşın %59–%106 aralığında kaldığını göstermektedir.
Özellikle Fenerbahçe’nin ₺455.000’lik VIP bileti, Türkiye’de ortalama gelirin neredeyse 10 katı, yani 10 maaşlık bir yüke karşılık gelirken; İngiltere’de Fulham’ın en pahalı bileti ortalama maaşın sadece 1,06 katına denk gelmektedir.
Bu veriler ışığında, şu tespitler yapılabilir:
Premier Lig kulüpleri, yüksek gelir yapısı ve düşük enflasyon ortamında kombine fiyatlarını görece daha dengeli bir yapıda tutmakta; bilet fiyatları ortalama gelirle ölçüldüğünde daha ulaşılabilir düzeyde kalmaktadır.
Türkiye’de ise artan enflasyon ve döviz kuru baskısına rağmen, kulüplerin gelir artırma motivasyonu bilet fiyatlarını geniş kitleler için ulaşılmaz hale getirmektedir. Orta gelir grubundaki bireyler dahi, üst segment tribünlerden kombine almakta zorlanmaktadır.
Ayrıca, İngiltere’de öğrenci, çocuk ve yaşlılar için geniş çapta uygulanan indirimler, Türkiye’de ya sınırlı sayıda koltuğa uygulanmakta ya da tamamen sembolik düzeyde kalmaktadır.
Bu tablo, futbol kulüplerinin fiyatlandırma politikalarının sadece finansal hedeflerle değil, aynı zamanda toplumsal kapsayıcılık ilkesiyle de şekillenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
6. Futbolda Büyüme Arayışının Sosyal Bedeli
Futbol kulüpleri için gelir kaynaklarını çeşitlendirmek ve artırmak artık yalnızca sportif başarıyı desteklemek için değil, aynı zamanda sürdürülebilirlik açısından da hayati öneme sahip. Yayın gelirlerinin dalgalanması, sponsorluk anlaşmalarının belirsizliği ve artan operasyonel maliyetler, kulüpleri bilet satışlarını daha agresif bir gelir kalemi olarak değerlendirmeye yönlendiriyor. Ancak bu yaklaşımın, özellikle kombine bilet politikalarında gözlemlenen sert fiyat artışlarının, ciddi bir sosyal maliyeti bulunuyor.
Premier Lig’de kulüpler gelir anlamında çok daha güçlü bir konumda olmalarına rağmen, bilet fiyatlarını ülke ortalamasına göre daha makul düzeyde tutmakta ve çeşitli sosyal katılım mekanizmalarıyla taraftara ulaşma çabasını sürdürmektedir. Türkiye’de ise ekonomik belirsizlik, yüksek enflasyon ve gelir dağılımındaki eşitsizlik ortamında dahi VIP ve üst segment biletlerin fiyatlarının radikal biçimde yükseltilmesi, futbolun erişilebilirliğini sınırlamakta ve seyirci profilinde tek tipleşme riski doğurmaktadır.
Futbol sadece bir spor dalı değil; aynı zamanda kültürel bir alan, toplumsal aidiyet ve kimlik kaynağıdır. Bu nedenle tribünlerin çeşitliliğini korumak, gençleri stadyum atmosferiyle tanıştırmak, düşük gelirli gruplara da bu deneyimi yaşama imkânı sunmak kulüplerin yalnızca “ekonomik” değil, aynı zamanda “sosyal” sorumluluğudur.
Sonuç olarak, büyüme ve profesyonelleşme hedefleriyle birlikte geliştirilen biletleme stratejilerinin, kitle tabanlı erişim ilkesini ihmal etmeden dengelenmesi gerekmektedir. Aksi halde, stadyumlar giderek yalnızca belirli bir gelir grubunun ulaşabildiği steril alanlara dönüşecek; futbol ise ruhunu oluşturan toplumsal dinamizmini yitirme riskiyle karşı karşıya kalacaktır.
Comentarios